29 Kasım 2011 Salı

Appricot Bars

Bu kez tarif Amerikalı arkadaşım Debbie'den...
Kuru kayısılı, yulaflı bar... Amerikalılar "bar" diye adlandırıyor. Bizde tam karşılığı kek gibi, ama kek kadar kabarmayan, yoğun malzemeli bir çeşit kek. Güzel anlattım değil mi:))

2 fincan yulaf ezmesi
1 fincan un
1+1/3 fincan esmer şeker (beyaz şeker kullanmayın)
Yarım paket kabartma tozu
1 fincan eritilmiş tereyağı


Tereyağı hariç, yukarıdaki malzemeleri bir kasede karıştırın. Sonra yapı ekleyin ve karışımın yarısını derin olmayan, dikdörtgen bir fırın kabına yayarak koyun.


1+1/3 fincan kuru kayısıyı suya atın ve bir süre kaynatın. Yumuşadıktan sonra briaz soğumaya bırakın ve bıçakla küçük küçük doğrayın.

Ayrıca;
2/3 fincan un
Yarım paket kabartma tozu
Yarım çay kaşığı tuz
1 fincan esmer şeker
4 yumurta
Yarım paket vanilya
1 fincan ceviz içini ayrı bir yerde hazırlayın. Yumurtaları esmer şekerle birlikte bir çatal yardımıyla karıştırın. Diğer malzemeleri yumurta-şeker karışımına ekleyin. Küçük parçalara ayırdığınız kayısıları da bu karışıma ekleyin ve fırın kabına dökün. İlk hazırladığımız kuru karışımın kalan yarısını da kabın en üstüne ekleyin ve 170 derecelik fırında 30 dakika pişirin. Afiyet olsun....






23 Kasım 2011 Çarşamba

Diyet, obezite, psikoloji hakkında çok şey..


Yeni bir blogdan bahsetmeliyim. "Obezite ve Psikoloji"... Psikolog Beliz Naz Eröz, sağlıklı beslenme, kilo sorunu, yeme alışkanlıkları ve bunların psikolojik nedenlerine kadar birçok konuyu kişisel bloğunda ele alıyor. Faydalanmakta fayda var arkadaşlar! Bloğa ulaşmak için lütfen buraya tıklayın.

18 Kasım 2011 Cuma

Mmmmm machka...

Machka'nın yeni sonbahar koleksiyonuyla 60'lı yıllara geri dönebilir hem de bir Audrey Hepburn olabilirsiniz. Nasıl? Kulağa hoş geliyor dimi...
Ben şahsen çok sevdim...


15 Kasım 2011 Salı

Çocuklara renkli kulplar...

Çocuk mobilyaları için accayip eğlenceli kulp tasarımları gördüm geçen gün... Çekmecelerde, dolaplarda bir sürü renkli hayvanın dolaştığını görmek keyifli olur heralde...
Yaratıcısı çebi design...
Büyükleri de unutmamışlar=) Diğer ürünler için buraya tıklayabilirsiniz.


1 Kasım 2011 Salı

3.yıl sürprizi...

Geçen seneden sonra ben de İrfana şahane bir sürpriz yapmalıydım. Aylar öncesinden kafa yormaya başladım... İrfanı en çok ne mutlu eder diye düşünürken İstanbul'a arada sırada sadece h.sonları için geldiğini, geldiği zaman bütün arkadaşlarını o kısa süre içinde göremediğini ve hepsini de özlediğini bildiğimden tamam dedim... Bütün arkadaşlarımızı toplamalıyım. Onun arkadaşlarını, kendi arkadaşlarımı...
Düşününce İrfanın hepsini bir arada gördüğünü çok heyecanlandım. Ee tabi benim için de şahane birşey olacaktı herkesi bir arada görmek. Hem de İstanbul'da!!! Bir taşla 2 kuş yani:)
Tamam herkesi toplayacaktık da İrfan'ı İstanbul'a nasıl getirecektim. Ne bahane uydurup bir İstanbul seyahati ayarlamalıydım...
Aslı! evet evet Aslı'nın nişanı mantıklı bir bahane olurdu. Henüz bekar ama erkek arkadaşıyla şahane bir ilişkisi var=) Neden olmasın!
Aslı'nın nişanı dersem İrfan hayatta bir bahane uydurmaz. Gerçekten de öyle oldu. Aslı'ya da durumu anlatıp çaktırmamasını söyledikten sonra biletleri de alıp o günü beklemeye başladım!
Aslında 1 Kasım bizim evlilik yıldönümümüz ama h.sonuna denk getirebilmek için 29 Ekim'i ayarlamıştık bu büyük sürpriz için. Tabi ülkece başımıza gelen üzücü olaylar olmadan çoook önce... Ama o kadar çok insanı toplamak istiyordum ki neredeyse 3 ay önceden organize etmeliydim, kimlerin geleceğini...
Ve şunu söylemeliyim, gerçekten bahanesi olan arkadaşlarımızın dışında hepsi büyük bir mutlulukla kabul etti bu teklifimi biliyorum! Birçoğu aylar öncesinden ajandalarına not etti ve o akşam Otto'da bizi bekliyorlardı.
Mekanı rahat olması açısından Otto Santral diye belirledik. Otto'yu hiç o kadar boş görmemiştim=) 29 Ekim dolayıısyla sanırım büyük bir çoğunluk Nişantaşı-Tasim-Bağdat Caddesi'nde olunca Otto'yu kapatmış gibi olduk...
Canım kardeşim Emir ve tatlı kız arkadaşı Beliz, maskeleri bastırıp, onların lastiklerine kadar aynı günün akşamına hepsini hazırladılar. Pankartı hazırlayıp, herkesi orgnize ettiler ve ben İrfan'la Otto'nun önüne geldiğimde bir bahaneyle Emir'i aradım ve İrfan içeri girmek için acele ederken, Emir de "Abla sakın girmeyin 5 dk. oyala İrfan'ı" derken neler yaşadığımı anlatamam. Topuklu ayakkabılarım mı takılmadı kaldırıma, makyajımı mı sormadım İrfan'a nasıl diye, "ay birz hava alıp girelim istersen" mi demedim o buzz gibi havada!!...
İrfan hem içeri girmek istiyo hem de Otto'nun sakinliğini görüp "herkesten önce geldik nişana farkındasın dimi" diye bana taş atıyo farkındayım=)heheheheh

Anlayacağınız o 5 dk. baya uzun sürdü benim için ama içeri girdiğmizde gördüğüm manzara inanılmazdı!!!
hepsine çok ama çok teşekkürler... Canım arkadaşlarım olmasaydı böyle bir sürprizi İrfan'a yapamazdım!