29 Ağustos 2012 Çarşamba

Mutluluk sandığımız şeylerde saklı değilmiş meğer!

Bugün Gülse Birsel'in bir yazısı geldi e-mailime. "Mutluluğun Sırrı" yazının başlığı. Çok hoşuma gitti paylaşmak istedim. Lütfen siz de okuyun...

        'MUTLULUĞUN SIRRI'...
Toplanın, mutluluğun sırrını veriyorum!
Bir kere şu ortaya çıktı: Para, mutluluk getirmiyor kardeşim! Modern dünya,
sadece 'daha zenginlerin', 'daha az zenginlerden' biraz daha mesut olduğunu,
bu saadetin de 'üstünlük' hissinden kaynaklandığını ve uzun sürmediğini
keşfetti! Psikologlar  'mutluluk'  konusuna takmış durumdalar.
Temel ihtiyaçları karşılandığı sürece, daha fazla para ekstra bir mutluluk getirmiyor.
Peki, kim, niye mutlu oluyor? Time dergisinin son sayısı, birçok bilim
adamının bu konuda yaptığı araştırmalardan çıkan ilginç sonuçları konu
alıyor. Mutluluk, bizim sandığımız etkenlerden çoğuyla hiç bağlantılı değil!
Para? Hiç alakası yok!
Eğitim? Hiç etkisi yok!
Zekâ? Aynı şekilde!
Gençlik? Bilakis! Yaşlıların hayattan gençlere göre daha çok zevk aldıkları
ve depresyona daha az meyilli oldukları kanıtlanmış!
Evlilik? Araştırmalara göre, evli insanlar bekârlara göre biraz daha mutlu
olsa da, bunun sebebi zaten mutlu olmaya meyilli insanların
evlilikleri daha kolay yürütmesiyle ilgili olabilir!
Güneşli havalar? Hayır! Amerika'nın bol yağmurlu bölgelerinde yaşayanların
Kaliforniyalılara göre daha depresif olmadığı kanıtlanmış!
O zaman insanları mutlu eden ne?
Bulgulara göre dini inanç insanların mutluluğunu artıran önemli bir
etkenmiş. İnanan insanlar zorluklara karşı daha kolay göğüs geriyor ve daha
iyimser oluyorlarmış.
Arkadaşlar, mutsuzluğa karşı müthiş bir ilaçmış! Ahbapları, dostları,
aileleri ve çevreleriyle daha yakın ve sık ilişki kuran insanlar
karamsarlıktan uzak kalmak için en etkili formülü bulmuşlar.
Bu arada, mutlu olmak için bir grup psikoloğun kullandığı 'gün inşa etme'
metodundan bahsetmek lazım. Denekler bir gün önce dakika dakika ne
yaptıklarını hatırlayıp, bu aktivitenin onların açısından mutluluk düzeyini
birden yediye kadar işaretliyorlar. Bu test 900 kişide uygulanıyor.
Sonuçlar ilginç :
En çok mutluluk veren aktiviteler, arkadaşlarla sosyalleşme, evde yatıp
gevşeme, dua etme ve yemek yeme... Bunları spor yapma ve televizyon seyretme
takip ediyor. Tuhaf ama 'çocuklarla ilgilenmek' listenin en altlarında, ev
işinin bir sıra üstünde yer alıyor!
Çoğu insanın hayatında mutluluğunun kaynağı olarak gördüğü çocukların,
günlük hayatın mutsuzluk sebeplerinden biri olması ilginç!
Demek ki, mutlu ettiğini sandığınız her şey mutlu etmiyor! Ancak, günlük
hayatta insanı sinirlendiren, geren, mutsuz eden ufak tefek olaylar,
hayatın genelinde mutluluk kaynağı olabilirmiş! Sürekli şikâyet ettiğiniz
stresli işiniz, hayatınızın en önemli rengi olabilir örneğin.
Psikologların bu konuyla ilgili edindiği farklı bir bulgu da: 'Sonların
gücü'! Sözgelimi, sizi çok mutlu eden bir ilişki,
son bir haftasında berbat kavgalar ve gözyaşı dolu bir ayrılıkla
sonlanıyorsa, bütün hayatınız boyunca o ilişkiyi kötü hatırlıyorsunuz!
Bu konu, kolonoskopi yaptıran bir grup insan üzerinde test edilmiş.
Biliyorsunuz kolonoskopi, bağırsaklarla ilgili rahatsız edici,
biraz acılı bir muayene metodu. Bir grup hastaya standart kolonoskopi
yapılmış. Diğer grupta ise kolonoskopi aleti, muayeneden sonra 60 saniye
hareketsiz bırakılmış. Hastalara acı veren bölüm aletin hareketleri olduğu
için, uygulama 60  saniye daha uzun sürdüğü halde,
muayenenin sonu 60 saniyelik acısız bir zaman dilimiyle bittiği için, ikinci
gruptaki hastalar, uygulamayı, ilk gruba göre daha az rahatsız edici bulmuşlar!
Peki, herkes mutlu olabilir mi? 1996'da yapılan bir araştırmaya göre, bir
insanın hayatından memnun olması, yüzde 50 oranında genetik yapısına bağlı!
Genler neşeli, rahat bir kişilik yapısını, stresle başa çıkma kapasitesini,
depresyon ve endişeye mehili yönlendiriyor!
Eğer bir insan genetik olarak mutluluğa meyilliyse, başına berbat şeyler de
gelse, hatta kaza sonucu bir uzvunu bile kaybetse, zaman içinde,
eski mutluluk seviyesine ya da ona yakın bir noktaya dönebiliyor!
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var.
Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak!
Şükretmek, hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek,
hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek, sadece insanın keyfini yerine
getirmekle kalmıyor;
Kaliforniya Üniversitesi'nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı düzeltiyor,
enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor! İyilik yapmak,
sözgelimi düzenli olarak bir huzurevini ziyaret etmek, bir komşuya yardım
etmek, babaanneye mektup yazmak,
mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor!
Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik. Yaptığınız işi sevip, o işe bütün
konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de,
mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da böyle.
O kadar araştırma, kolonoskopi de ekstra 60 saniyeye katlanan denekler (!),
yazışmalar, toplantılar, istatistikler...
Psikologlar yine bize anaokulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda
yazılanları bulmuşlar:
Mutlu olmak için çalış, iyilik yap, şükret!
Gülse Birsel

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Sofra hazırlamak da bir sanattır...



Göze de hitap etmesi gerekir sofraların. Sunacağınız yemeklere uyumlu olması ayrıca. İştah açıcı, renkli, sizi mutlu eden sofralarda yemek yemek gibisi var mıdır! Birbirine uygun tabak çanak, onlara uygun çatal bıçak, birbirine uyumlu peçete ve çiçekler, mumlar, sofra aksesuvarları... Buyurun belki sofra sanatınıza bir katkı da bu fotoğraflardan gelir...























7 Ağustos 2012 Salı

Kurabiye Kraliçesi

Yeni sitem, yeni kurabiyelerim hepsi artık bu linkte...
www.kurabiyekralicesi.com
Facebook'ta beni takip etmek isterseniz facebook/Kurabiye Kraliçesi sayfasından ulaşabilirsiniz...


yine yeni yeniden datça

Datça zaten havasının güzelliği ile Dünyanın sayılı yerleri arasında ama Mersin'de yaşamaya başladıktan sonra o havanın kıymetinin gerçekten daha iyi anladım. Türkiye'nin en nemli şehrinde yaşamaya alışan bünyem, Datça'da nefes aldı, klimalardan uzaklaştı, özlediği "üşüme" duygusunu tattı adeta=) Tabi sadece havası değil Datça'nın güzel yanı, harika koyları, cennet gibi manzarası da var bunun yanında... İşte o cennet gibi koylarını gezdiğimiz tekne turumuzdan resimler ve kısa bir mola verdiğimiz benim de yıllar sonra görüp aşık olduğum cafeleri, butik otelleri ve sessiz sedasız deniziyle Selimiye...